Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:35 pm

    (MÂİDE suresi 1. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَوْفُوا بِالْعُقُودِ اُحِلَّتْ لَكُمْ بَهٖيمَةُ الْاَنْعَامِ اِلَّا مَا يُتْلٰى عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّى الصَّيْدِ وَاَنْتُمْ حُرُمٌ اِنَّ اللّٰهَ يَحْكُمُ مَا يُرٖيدُ ﴿١﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla , okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar , size helâl kılındı. Şüphesiz Allah (c.c) istediği hükmü verir.



    (MÂİDE suresi 2. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللّٰهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْىَ وَلَا الْقَلَائِدَ وَلَا اٰمّٖينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَاِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُوا وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ تَعْتَدُوا وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَابِ ﴿٢﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Allah (c.c) ’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâbe’ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah (c.c) ’'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah (c.c) ’ın cezası çok şiddetlidir.



    (MÂİDE suresi 3. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزٖيرِ وَمَا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِهٖ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطٖيحَةُ وَمَا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِ ذٰلِكُمْ فِسْقٌ اَلْيَوْمَ يَئِسَ الَّذٖينَ كَفَرُوا مِنْ دٖينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دٖينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتٖى وَرَضٖيتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ دٖينًا فَمَنِ اضْطُرَّ فٖى مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ ﴿٣﴾
    Diyanet :
    Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah (c.c) ’tanbaşkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah (c.c) ’a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah (c.c) çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.



    (MÂİDE suresi 4. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَسْپَلُونَكَ مَاذَا اُحِلَّ لَهُمْ قُلْ اُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَمَا عَلَّمْتُمْ مِنَ الْجَوَارِحِ مُكَلِّبٖينَ تُعَلِّمُونَهُنَّ مِمَّا عَلَّمَكُمُ اللّٰهُ فَكُلُوا مِمَّا اَمْسَكْنَ عَلَيْكُمْ وَاذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلَيْهِ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ سَرٖيعُ الْحِسَابِ ﴿٤﴾
    Diyanet :
    (Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: “Size temiz ve hoş olan şeyler, bir de Allah (c.c) ’ın size verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı hayvanların tuttuğu (avlar) helâl kılındı. Onların sizin için tuttuklarından yiyin. Onu (av için) salarken üzerine Allah (c.c) ’ın adını anın (besmele çekin). Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah (c.c) , hesabı çabuk görendir.



    (MÂİDE suresi 5. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اَلْيَوْمَ اُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَطَعَامُ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَهُمْ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ اِذَا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ مُحْصِنٖينَ غَيْرَ مُسَافِحٖينَ وَلَا مُتَّخِذٖى اَخْدَانٍ وَمَنْ يَكْفُرْ بِالْاٖيمَانِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُ وَهُوَ فِى الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرٖينَ ﴿٥﴾
    Diyanet :
    Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla; evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Her kim de inanılması gerekenleri inkâr ederse, bütün işlediği boşa gider. Ahirette de o, ziyana uğrayanlardandır.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:36 pm

    (MÂİDE suresi 6. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا قُمْتُمْ اِلَى الصَّلٰوةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ اِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُؤُسِكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ اِلَى الْكَعْبَيْنِ وَاِنْ كُنْتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُوا وَاِنْ كُنْتُمْ مَرْضٰى اَوْ عَلٰى سَفَرٍ اَوْ جَاءَ اَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِطِ اَوْ لٰمَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعٖيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَاَيْدٖيكُمْ مِنْهُ مَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلٰـكِنْ يُرٖيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٦﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah (c.c) , size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.



    (MÂİDE suresi 7. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَمٖيثَاقَهُ الَّذٖى وَاثَقَكُمْ بِهٖ اِذْ قُلْتُمْ سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ ﴿٧﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) ’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah (c.c) , göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.



    (MÂİDE suresi 8. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامٖينَ لِلّٰهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰى اَلَّا تَعْدِلُوا اِعْدِلُوا هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰى وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿٨﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Allah (c.c) için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah (c.c) , yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.



    (MÂİDE suresi 9. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ عَظٖيمٌ ﴿٩﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) , iman edip salih ameller işleyenler hakkında, "Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vardır" diye vaatte bulunmuştur.



    (MÂİDE suresi 10. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَالَّذٖينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا اُولٰـئِكَ اَصْحَابُ الْجَحٖيمِ ﴿١٠﴾
    Diyanet :
    İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir.



    (MÂİDE suresi 11. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ هَمَّ قَوْمٌ اَنْ يَبْسُطُوا اِلَيْكُمْ اَيْدِيَهُمْ فَكَفَّ اَيْدِيَهُمْ عَنْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ ﴿١١﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Allah (c.c) ’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkışmıştı da, Allah (c.c) (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının. Müminler yalnız Allah (c.c) ’a tevekkül etsinler.



    (MÂİDE suresi 12. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَلَقَدْ اَخَذَ اللّٰهُ مٖيثَاقَ بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَىْ عَشَرَ نَقٖيبًا وَقَالَ اللّٰهُ اِنّٖى مَعَكُمْ لَئِنْ اَقَمْتُمُ الصَّلٰوةَ وَاٰتَيْتُمُ الزَّكٰوةَ وَاٰمَنْتُمْ بِرُسُلٖى وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَاَقْرَضْتُمُ اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا لَاُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّپَاتِكُمْ وَلَاُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا لْاَنْهَارُ فَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبٖيلِ ﴿١٢﴾
    Diyanet :
    Andolsun, Allah (c.c) İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah (c.c) , şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah (c.c) ’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkâr ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.”



    (MÂİDE suresi 13. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    فَبِمَا نَقْضِهِمْ مٖيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهٖ وَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهٖ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلٰى خَائِنَةٍ مِنْهُمْ اِلَّا قَلٖيلًا مِنْهُمْ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَ ﴿١٣﴾
    Diyanet :
    İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah (c.c) , iyilik yapanları sever.



    (MÂİDE suresi 14. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَمِنَ الَّذٖينَ قَالُوا اِنَّا نَصَارٰى اَخَذْنَا مٖيثَاقَهُمْ فَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهٖ فَاَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ وَسَوْفَ يُنَبِّئُهُمُ اللّٰهُ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ ﴿١٤﴾
    Diyanet :
    “Biz hıristiyanız” diyenlerden de sağlam söz almıştık. Ama onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını unuttular. Bu sebeple, biz de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kini salıverdik. Allah (c.c) , ne yapmakta olduklarını onlara bildirecek!
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:37 pm

    (MÂİDE suresi 15. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثٖيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُوا عَنْ كَثٖيرٍ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ ﴿١٥﴾
    Diyanet :
    Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah (c.c) ’tanbir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.



    (MÂİDE suresi 16. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَهْدٖى بِهِ اللّٰهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ بِاِذْنِهٖ وَيَهْدٖيهِمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ ﴿١٦﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) , onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.



    (MÂİDE suresi 17. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لَقَدْ كَفَرَ الَّذٖينَ قَالُوا اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْمَسٖيحُ ابْنُ مَرْيَمَ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ مِنَ اللّٰهِ شَيْپًا اِنْ اَرَادَ اَنْ يُهْلِكَ الْمَسٖيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَاُمَّهُ وَمَنْ فِى الْاَرْضِ جَمٖيعًا وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ ﴿١٧﴾
    Diyanet :
    Andolsun, “Allah (c.c) , Meryem oğlu Mesih’tir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular. De ki: “Şâyet Allah (c.c) , Meryem oğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah (c.c) ’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah (c.c) ’ındır. Dilediğini yaratır. Allah (c.c) , her şeye hakkıyla gücü yetendir.”



    (MÂİDE suresi 18. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارٰى نَحْنُ اَبْنَاءُ اللّٰهِ وَاَحِبَّاؤُهُ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ بِذُنُوبِكُمْ بَلْ اَنْتُمْ بَشَرٌ مِمَّنْ خَلَقَ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَاِلَيْهِ الْمَصٖيرُ ﴿١٨﴾
    Diyanet :
    (Bir de) yahudiler ve hıristiyanlar, “Biz Allah (c.c) ’ın oğulları ve sevgili kullarıyız” dediler. De ki: “Öyleyse (Allah (c.c) ’) size neden günahlarınız sebebiyle azap ediyor? Hayır, siz de O’nun yarattıklarından bir beşersiniz.” (Allah (c.c) ’) dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunanların da hükümranlığı Allah (c.c) ’ındır. Dönüş de ancak O’nadır.



    (MÂİDE suresi 19. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلٰى فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ اَنْ تَقُولُوا مَا جَاءَنَا مِنْ بَشٖيرٍ وَلَا نَذٖيرٍ فَقَدْ جَاءَكُمْ بَشٖيرٌ وَنَذٖيرٌ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ ﴿١٩﴾
    Diyanet :
    Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada, “Bize ne müjdeleyici bir peygamber geldi, ne de bir uyarıcı” demeyesiniz diye, işte size (hakikatı) açıklayan elçimiz (Muhammed) geldi. (Evet,) size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah (c.c) , her şeye hakkıyla gücü yetendir.



    (MÂİDE suresi 20. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِقَوْمِهٖ يَا قَوْمِ اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ جَعَلَ فٖيكُمْ اَنْبِيَاءَ وَجَعَلَكُمْ مُلُوكًا وَاٰتٰیكُمْ مَا لَمْ يُؤْتِ اَحَدًا مِنَ الْعَالَمٖينَ ﴿٢٠﴾
    Diyanet :
    Hani Mûsâ, kavmine demişti ki: “Ey kavmim! Allah (c.c) ’’ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani içinizden peygamberler çıkarmıştı. Sizi hükümdarlar kılmıştı ve (diğer) toplumlardan hiçbirine vermediğini size vermişti.”



    (MÂİDE suresi 21. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا قَوْمِ ادْخُلُوا الْاَرْضَ الْمُقَدَّسَةَ الَّتٖى كَتَبَ اللّٰهُ لَكُمْ وَلَا تَرْتَدُّوا عَلٰى اَدْبَارِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرٖينَ ﴿٢١﴾
    Diyanet :
    “Ey kavmim! Allah (c.c) ’ın size yazdığı kutsal toprağa girin. Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz.”



    (MÂİDE suresi 22. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَالُوا يَا مُوسٰى اِنَّ فٖيهَا قَوْمًا جَبَّارٖينَ وَاِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا حَتّٰى يَخْرُجُوا مِنْهَا فَاِنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا فَاِنَّا دَاخِلُونَ ﴿٢٢﴾
    Diyanet :
    Dediler ki: “Ey Mûsâ! O (dediğin) topraklarda gayet güçlü, zorba bir millet var. Onlar oradan çıkmadıkça, biz oraya asla giremeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa, biz de gireriz.”



    (MÂİDE suresi 23. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَالَ رَجُلَانِ مِنَ الَّذٖينَ يَخَافُونَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمَا ادْخُلُوا عَلَيْهِمُ الْبَابَ فَاِذَا دَخَلْتُمُوهُ فَاِنَّكُمْ غَالِبُونَ وَعَلَى اللّٰهِ فَتَوَكَّلُوا اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنٖينَ ﴿٢٣﴾
    Diyanet :
    Korkanların içinden Allah (c.c) ’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: “Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz. Eğer müminler iseniz, yalnızca Allah (c.c) ’a tevekkül edin.”



    (MÂİDE suresi 24. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَالُوا يَا مُوسٰى اِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا اَبَدًا مَا دَامُوا فٖيهَا فَاذْهَبْ اَنْتَ وَرَبُّكَ فَقَاتِلَا اِنَّا هٰهُنَا قَاعِدُونَ ﴿٢٤﴾
    Diyanet :
    Dediler ki: “Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.”



    (MÂİDE suresi 25. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَالَ رَبِّ اِنّٖى لَا اَمْلِكُ اِلَّا نَفْسٖى وَاَخٖى فَافْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقَوْمِ الْفَاسِقٖينَ ﴿٢٥﴾
    Diyanet :
    Mûsa, “Ey Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebilirim. Artık bizimle, o yoldan çıkmışların arasını ayır” dedi.



    (MÂİDE suresi 26. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَالَ فَاِنَّهَا مُحَرَّمَةٌ عَلَيْهِمْ اَرْبَعٖينَ سَنَةً يَتٖيهُونَ فِى الْاَرْضِ فَلَا تَاْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْفَاسِقٖينَ ﴿٢٦﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) , şöyle dedi: “O hâlde, orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme.”



    (MÂİDE suresi 27. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَاَ ابْنَیْ اٰدَمَ بِالْحَقِّ اِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِنْ اَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْاٰخَرِ قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَ قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّقٖينَ ﴿٢٧﴾
    Diyanet :
    (Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah (c.c) , ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.



    (MÂİDE suresi 28. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لَئِنْ بَسَطْتَ اِلَیَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنٖى مَا اَنَا بِبَاسِطٍ يَدِىَ اِلَيْكَ لَاَقْتُلَكَ اِنّٖى اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَمٖينَ ﴿٢٨﴾
    Diyanet :
    “Andolsun! Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah (c.c) ’tankorkarım.”



    (MÂİDE suresi 29. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِنّٖى اُرٖيدُ اَنْ تَبُواَ بِاِثْمٖى وَاِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ اَصْحَابِ النَّارِ وَذٰلِكَ جَزٰٶُا الظَّالِمٖينَ ﴿٢٩﴾
    Diyanet :
    “Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın. İşte bu zalimlerin cezasıdır.”



    (MÂİDE suresi 30. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    فَطَوَّعَتْ لَهُ نَفْسُهُ قَتْلَ اَخٖيهِ فَقَتَلَهُ فَاَصْبَحَ مِنَ الْخَاسِرٖينَ ﴿٣٠﴾
    Diyanet :
    Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye itti de (nefsine uyarak) onu öldürdü ve böylece ziyan edenlerden oldu.



    (MÂİDE suresi 31. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    فَبَعَثَ اللّٰهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِى الْاَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارٖى سَوْاَةَ اَخٖيهِ قَالَ يَا وَيْلَتٰی اَعَجَزْتُ اَنْ اَكُونَ مِثْلَ هٰـذَا الْغُرَابِ فَاُوَارِىَ سَوْاَةَ اَخٖى فَاَصْبَحَ مِنَ النَّادِمٖينَ ﴿٣١﴾
    Diyanet :
    Nihayet Allah (c.c) , ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz miyim ben?” dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.



    (MÂİDE suresi 32. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    مِنْ اَجْلِ ذٰلِكَ كَتَبْنَا عَلٰى بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِى الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمٖيعًا وَمَنْ اَحْيَاهَا فَكَاَنَّمَا اَحْيَا النَّاسَ جَمٖيعًا وَلَقَدْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالبَيِّنَاتِ ثُمَّ اِنَّ كَثٖيرًا مِنْهُمْ بَعْدَ ذٰلِكَ فِى الْاَرْضِ لَمُسْرِفُونَ ﴿٣٢﴾
    Diyanet :
    Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitap’ta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.



    (MÂİDE suresi 33. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِنَّمَا جَزٰٶُا الَّذٖينَ يُحَارِبُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِى الْاَرْضِ فَسَادًا اَنْ يُقَتَّلُوا اَوْ يُصَلَّبُوا اَوْ تُقَطَّعَ اَيْدٖيهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ اَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْاَرْضِ ذٰلِكَ لَهُمْ خِزْىٌ فِى الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِى الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظٖيمٌ ﴿٣٣﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) ’a ve Resûl’üne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.



    (MÂİDE suresi 34. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِلَّا الَّذٖينَ تَابُوا مِنْ قَبْلِ اَنْ تَقْدِرُوا عَلَيْهِمْ فَاعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ ﴿٣٤﴾
    Diyanet :
    Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah (c.c) ’ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.



    (MÂİDE suresi 35. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَسٖيلَةَ وَجَاهِدُوا فٖى سَبٖيلِهٖ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿٣٥﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.



    (MÂİDE suresi 36. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا لَوْ اَنَّ لَهُمْ مَا فِى الْاَرْضِ جَمٖيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لِيَفْتَدُوا بِهٖ مِنْ عَذَابِ يَوْمِ الْقِيٰمَةِ مَا تُقُبِّلَ مِنْهُمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَلٖيمٌ ﴿٣٦﴾
    Diyanet :
    Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha kendilerinin (kâfirlerin) olsa da onu kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar, onlardan yine kabul edilmez. Onlara elem dolu bir azap vardır.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:37 pm

    (MÂİDE suresi 37. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يُرٖيدُونَ اَنْ يَخْرُجُوا مِنَ النَّارِ وَمَا هُمْ بِخَارِجٖينَ مِنْهَا وَلَهُمْ عَذَابٌ مُقٖيمٌ ﴿٣٧﴾
    Diyanet :
    Ateşten çıkmak isterler ama ondan çıkabilecek değillerdir. Onlara sürekli bir azap vardır.



    (MÂİDE suresi 38. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُوا اَيْدِيَهُمَا جَزَاءً بِمَا كَسَبَا نَكَالًا مِنَ اللّٰهِ وَاللّٰهُ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ ﴿٣٨﴾
    Diyanet :
    Yaptıklarına bir karşılık ve Allah (c.c) ’tancaydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah (c.c) , mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.



    (MÂİDE suresi 39. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِهٖ وَاَصْلَحَ فَاِنَّ اللّٰهَ يَتُوبُ عَلَيْهِ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ ﴿٣٩﴾
    Diyanet :
    Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah (c.c) onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah (c.c) , çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.



    (MÂİDE suresi 40. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ يُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ ﴿٤٠﴾
    Diyanet :
    Bilmez misin ki, göklerin ve yerin hükümranlığı Allah (c.c) ’a aittir. O, dilediğine azap eder, dilediğini de bağışlar. Allah (c.c) , her şeye hakkıyla gücü yetendir.



    (MÂİDE suresi 41. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذٖينَ يُسَارِعُونَ فِى الْكُفْرِ مِنَ الَّذٖينَ قَالُوا اٰمَنَّا بِاَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ وَمِنَ الَّذٖينَ هَادُوا سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ اٰخَرٖينَ لَمْ يَاْتُوكَ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهٖ يَقُولُونَ اِنْ اُوتٖيتُمْ هٰـذَا فَخُذُوهُ وَاِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا وَمَنْ يُرِدِ اللّٰهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللّٰهِ شَيْپًا اُولٰـئِكَ الَّذٖينَ لَمْ يُرِدِ اللّٰهُ اَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ لَهُمْ فِى الدُّنْيَا خِزْىٌ وَلَهُمْ فِى الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظٖيمٌ ﴿٤١﴾
    Diyanet :
    Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler (münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler , sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler: “Eğer size şu hüküm verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah (c.c) , kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah (c.c) ’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah (c.c) ’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır.



    (MÂİDE suresi 42. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ اَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ فَاِنْ جَاؤُكَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ اَوْ اَعْرِضْ عَنْهُمْ وَاِنْ تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَنْ يَضُرُّوكَ شَيْپًا وَاِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطٖينَ ﴿٤٢﴾
    Diyanet :
    Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah (c.c) , âdil davrananları sever.



    (MÂİDE suresi 43. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَكَيْفَ يُحَكِّمُونَكَ وَعِنْدَهُمُ التَّوْرٰيةُ فٖيهَا حُكْمُ اللّٰهِ ثُمَّ يَتَوَلَّوْنَ مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ وَمَا اُولٰـئِكَ بِالْمُؤْمِنٖينَ ﴿٤٣﴾
    Diyanet :
    Yanlarında, içinde Allah (c.c) ’ın hükmü bulunan Tevrat varken nasıl oluyor da seni hakem yapıyorlar, sonra bunun ardından verdiğin hükümden yüz çeviriyorlar? İşte onlar (kendi kitaplarına da, sana da) inanmış değillerdir.



    (MÂİDE suresi 44. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِنَّا اَنْزَلْنَا التَّوْرٰیةَ فٖيهَا هُدًى وَنُورٌ يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذٖينَ اَسْلَمُوا لِلَّذٖينَ هَادُوا وَالرَّبَّانِيُّونَ وَلْاَحْبَارُ بِمَا اسْتُحْفِظُوا مِنْ كِتَابِ اللّٰهِ وَكَانُوا عَلَيْهِ شُهَدَاءَ فَلَا تَخْشَوُا النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَاتٖى ثَمَنًا قَلٖيلًا وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ ﴿٤٤﴾
    Diyanet :
    Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah (c.c) ’a ) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb’e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah (c.c) ’ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat’ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah (c.c) ’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.



    (MÂİDE suresi 45. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فٖيهَا اَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْاَنْفَ بِالْاَنْفِ وَالْاُذُنَ بِالْاُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ فَمَنْ تَصَدَّقَ بِهٖ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَهُ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُولٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ ﴿٤٥﴾
    Diyanet :
    Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah (c.c) ’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.



    (MÂİDE suresi 46. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَقَفَّيْنَا عَلٰى اٰثَارِهِمْ بِعٖيسَى ابْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَاٰتَيْنَاهُ الْاِنْجٖيلَ فٖيهِ هُدًى وَنُورٌ وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقٖينَ ﴿٤٦﴾
    Diyanet :
    O peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa’yı, önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan, Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil’i verdik.



    (MÂİDE suresi 47. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَلْيَحْكُمْ اَهْلُ الْاِنْجٖيلِ بِمَا اَنْزَلَ اللّٰهُ فٖيهِ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ ﴿٤٧﴾
    Diyanet :
    İncil ehli Allah (c.c) ’ın onda indirdiği ile hükmetsin. Allah (c.c) ’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:38 pm

    (MÂİDE suresi 48. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا وَلَوْ شَاءَ اللّٰهُ لَجَعَلَكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلٰـكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فٖى مَا اٰتٰیكُمْ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْ جَمٖيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فٖيهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿٤٨﴾
    Diyanet :
    (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kuran’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah (c.c) ’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah (c.c) dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah (c.c) ’a dır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.



    (MÂİDE suresi 49. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ اَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا اَنْزَلَ اللّٰهُ اِلَيْكَ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ اَنَّمَا يُرٖيدُ اللّٰهُ اَنْ يُصٖيبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَاِنَّ كَثٖيرًا مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ ﴿٤٩﴾
    Diyanet :
    Aralarında, Allah (c.c) ’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah (c.c) ’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kuran’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah (c.c) , bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.



    (MÂİDE suresi 50. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ ﴿٥٠﴾
    Diyanet :
    Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah (c.c) ’’ınkinden daha güzeldir?



    (MÂİDE suresi 51. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰى اَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ ﴿٥١﴾
    Diyanet :
    Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah (c.c) , zalimler topluluğunu doğruya iletmez.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:39 pm

    (MÂİDE suresi 52. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    فَتَرَى الَّذٖينَ فٖى قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ فٖيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشٰى اَنْ تُصٖيبَنَا دَائِرَةٌ فَعَسَى اللّٰهُ اَنْ يَاْتِىَ بِالْفَتْحِ اَوْ اَمْرٍ مِنْ عِنْدِهٖ فَيُصْبِحُوا عَلٰى مَا اَسَرُّوا فٖى اَنْفُسِهِمْ نَادِمٖينَ ﴿٥٢﴾
    Diyanet :
    İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah (c.c) , yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar.



    (MÂİDE suresi 53. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَيَقُولُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَهٰؤُلَاءِ الَّذٖينَ اَقْسَمُوا بِاللّٰهِ جَهْدَ اَيْمَانِهِمْ اِنَّهُمْ لَمَعَكُمْ حَبِطَتْ اَعْمَالُهُمْ فَاَصْبَحُوا خَاسِرٖينَ ﴿٥٣﴾
    Diyanet :
    (O zaman) iman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarına dair var güçleriyle Allah (c.c) ’a yemin edenler şunlar mı?” Bunların çabaları boşa çıkmıştır. Böylece ziyan edenler olmuşlardır.



    (MÂİDE suresi 54. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دٖينِهٖ فَسَوْفَ يَاْتِى اللّٰهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ اَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنٖينَ اَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرٖينَ يُجَاهِدُونَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَائِمٍ ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْتٖيهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ ﴿٥٤﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah (c.c) onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah (c.c) onları sever, onlar da Allah (c.c) ’ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah (c.c) yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah (c.c) ’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah (c.c) , lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:40 pm

    (MÂİDE suresi 55. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا الَّذٖينَ يُقٖيمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾
    Diyanet :
    Sizin dostunuz ancak Allah (c.c) ’tır, Resûlüdür ve Allah (c.c) ’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren müminlerdir.



    (MÂİDE suresi 56. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَمَنْ يَتَوَلَّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا فَاِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْغَالِبُونَ ﴿٥٦﴾
    Diyanet :
    Kim Allah (c.c) ’’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah (c.c) taraftarları galiplerin ta kendileridir.



    (MÂİDE suresi 57. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الَّذٖينَ اتَّخَذُوا دٖينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِنَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ اَوْلِيَاءَ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنٖينَ ﴿٥٧﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. Eğer müminler iseniz Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının.



    (MÂİDE suresi 58. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاِذَا نَادَيْتُمْ اِلَى الصَّلٰوةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ ﴿٥٨﴾
    Diyanet :
    Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu, şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.



    (MÂİDE suresi 59. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قُلْ يَا اَهْلَ الْكِتَابِ هَلْ تَنْقِمُونَ مِنَّا اِلَّا اَنْ اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْنَا وَمَا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلُ وَاَنَّ اَكْثَرَكُمْ فَاسِقُونَ ﴿٥٩﴾
    Diyanet :
    De ki: “Ey kitap ehli! Sadece Allah (c.c) ’a , bize indirilene ve daha önce indirilmiş olan (ilâhî kitap)lara inandığımızdan ve çoğunuzun da fasıklar olmasından ötürü bizden hoşlanmıyorsunuz.”



    (MÂİDE suresi 60. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قُلْ هَلْ اُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذٰلِكَ مَثُوبَةً عِنْدَ اللّٰهِ مَنْ لَعَنَهُ اللّٰهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَازٖيرَ وَعَبَدَ الطَّاغُوتَ اُولٰـئِكَ شَرٌّ مَكَانًا وَاَضَلُّ عَنْ سَوَاءِ السَّبٖيلِ ﴿٦٠﴾
    Diyanet :
    De ki: “Allah (c.c) katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah (c.c) ’ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”



    (MÂİDE suresi 61. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاِذَا جَاؤُكُمْ قَالُوا اٰمَنَّا وَقَدْ دَخَلُوا بِالْكُفْرِ وَهُمْ قَدْ خَرَجُوا بِهٖ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا كَانُوا يَكْتُمُونَ ﴿٦١﴾
    Diyanet :
    (Yanınıza) küfürle girip yine (yanınızdan) küfürle çıktıkları hâlde, size geldiklerinde “İnandık” dediler. Allah (c.c) , onların saklamakta oldukları şeyi daha iyi bilir.



    (MÂİDE suresi 62. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَتَرٰى كَثٖيرًا مِنْهُمْ يُسَارِعُونَ فِى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاَكْلِهِمُ السُّحْتَ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٦٢﴾
    Diyanet :
    Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta, haram yemede birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yapmakta oldukları şey ne kötüdür!



    (MÂİDE suresi 63. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لَوْلَا يَنْهٰیهُمُ الرَّبَّانِيُّونَ وَالْاَحْبَارُ عَنْ قَوْلِهِمُ الْاِثْمَ وَاَكْلِهِمُ السُّحْتَ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَصْنَعُونَ ﴿٦٣﴾
    Diyanet :
    Bunları, din adamları ve bilginler günah söz söylemekten ve haram yemekten sakındırsalardı ya! Yapmakta oldukları şey ne kötüdür!



    (MÂİDE suresi 64. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللّٰهِ مَغْلُولَةٌ غُلَّتْ اَيْدٖيهِمْ وَلُعِنُوا بِمَا قَالُوا بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنْفِقُ كَيْفَ يَشَاءُ وَلَيَزٖيدَنَّ كَثٖيرًا مِنْهُمْ مَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا وَاَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ كُلَّمَا اَوْقَدُوا نَارًا لِلْحَرْبِ اَطْفَاَهَا اللّٰهُ وَيَسْعَوْنَ فِى الْاَرْضِ فَسَادًا وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدٖينَ ﴿٦٤﴾
    Diyanet :
    Bir de Yahudiler, “Allah (c.c) ’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar! Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah (c.c) onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah (c.c) , bozguncuları sevmez.



    (MÂİDE suresi 65. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْكِتَابِ اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّپَاتِهِمْ وَلَاَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّعٖيمِ ﴿٦٥﴾
    Diyanet :
    Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık.



    (MÂİDE suresi 66. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَلَوْ اَنَّهُمْ اَقَامُوا التَّوْرٰیةَ وَالْاِنْجٖيلَ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَاَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ اَرْجُلِهِمْ مِنْهُمْ اُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌ وَكَثٖيرٌ مِنْهُمْ سَاءَ مَا يَعْمَلُونَ ﴿٦٦﴾
    Diyanet :
    Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kuran’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:40 pm

    (MÂİDE suresi 67. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الْكَافِرٖينَ ﴿٦٧﴾
    Diyanet :
    Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah (c.c) , seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah (c.c) , kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.



    (MÂİDE suresi 68. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قُلْ يَا اَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلٰى شَیْءٍ حَتّٰى تُقٖيمُوا التَّوْرٰیةَ وَالْاِنْجٖيلَ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ وَلَيَزٖيدَنَّ كَثٖيرًا مِنْهُمْ مَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا فَلَا تَاْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرٖينَ ﴿٦٨﴾
    Diyanet :
    De ki: “Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kuran’ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.” Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme.



    (MÂİDE suresi 69. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَالَّذٖينَ هَادُوا وَالصَّابِؤُنَ وَالنَّصَارٰى مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وعَمِلَ صَالِحًا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿٦٩﴾
    Diyanet :
    Şüphesiz inananlar (müslümanlar) ile Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah (c.c) ’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir.)



    (MÂİDE suresi 70. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لَقَدْ اَخَذْنَا مٖيثَاقَ بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ وَاَرْسَلْنَا اِلَيْهِمْ رُسُلًا كُلَّمَا جَاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوٰى اَنْفُسُهُمْ فَرٖيقًا كَذَّبُوا وَفَرٖيقًا يَقْتُلُونَ ﴿٧٠﴾
    Diyanet :
    Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Fakat her ne zaman bir Peygamber, onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir hükmü getirdiyse; onlardan bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.



    (MÂİDE suresi 71. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَحَسِبُوا اَلَّا تَكُونَ فِتْنَةٌ فَعَمُوا وَصَمُّوا ثُمَّ تَابَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ ثُمَّ عَمُوا وَصَمُّوا كَثٖيرٌ مِنْهُمْ وَاللّٰهُ بَصٖيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ ﴿٧١﴾
    Diyanet :
    (Bu yaptıklarında) bir belâ olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra (tövbe ettiler), Allah (c.c) da onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler. Allah (c.c) , onların yaptıklarını hakkıyla görendir.



    (MÂİDE suresi 72. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لَقَدْ كَفَرَ الَّذٖينَ قَالُوا اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْمَسٖيحُ ابْنُ مَرْيَمَ وَقَالَ الْمَسٖيحُ يَا بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اعْبُدُوا اللّٰهَ رَبّٖى وَرَبَّكُمْ اِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللّٰهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَاْوٰیهُ النَّارُ وَمَا لِلظَّالِمٖينَ مِنْ اَنْصَارٍ ﴿٧٢﴾
    Diyanet :
    Andolsun, “Allah (c.c) , Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kâfir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah (c.c) ’a kulluk edin. Kim Allah (c.c) ’a ortak koşarsa, artık, Allah (c.c) ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”



    (MÂİDE suresi 73. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لَقَدْ كَفَرَ الَّذٖينَ قَالُوا اِنَّ اللّٰهَ ثَالِثُ ثَلٰثَةٍ وَمَا مِنْ اِلٰـهٍ اِلَّا اِلٰـهٌ وَاحِدٌ وَاِنْ لَمْ يَنْتَهُوا عَمَّا يَقُولُونَ لَيَمَسَّنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ عَذَابٌ اَلٖيمٌ ﴿٧٣﴾
    Diyanet :
    Andolsun, “Allah (c.c) , üçün üçüncüsüdür” diyenler kâfir oldu. Hâlbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir ilâh yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse, andolsun onlardan inkâr edenlere elbette, elem dolu bir azap dokunacaktır.



    (MÂİDE suresi 74. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اَفَلَا يَتُوبُونَ اِلَى اللّٰهِ وَيَسْتَغْفِرُونَهُ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌ ﴿٧٤﴾
    Diyanet :
    Hâlâ mı Allah (c.c) ’a tövbe etmezler ve O’ndan bağışlanma istemezler? Allah (c.c) , çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.



    (MÂİDE suresi 75. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    مَا الْمَسٖيحُ ابْنُ مَرْيَمَ اِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ وَاُمُّهُ صِدّٖيقَةٌ كَانَا يَاْكُلَانِ الطَّعَامَ اُنْظُرْ كَيْفَ نُبَيِّنُ لَهُمُ الْاٰيَاتِ ثُمَّ انْظُرْ اَنّٰى يُؤْفَكُونَ ﴿٧٥﴾
    Diyanet :
    Meryem oğlu Mesih, sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler geldi geçti. Onun annesi de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl ilâh olabilirler?) İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki, nasıl da (haktan) çevriliyorlar.



    (MÂİDE suresi 76. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قُلْ اَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَاللّٰهُ هُوَ السَّمٖيعُ الْعَلٖيمُ ﴿٧٦﴾
    Diyanet :
    (Ey Muhammed!) De ki: “Allah (c.c) ’ı bırakıp da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah (c.c) , hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”



    (MÂİDE suresi 77. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قُلْ يَا اَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا فٖى دٖينِكُمْ غَيْرَ الْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعُوا اَهْوَاءَ قَوْمٍ قَدْ ضَلُّوا مِنْ قَبْلُ وَاَضَلُّوا كَثٖيرًا وَضَلُّوا عَنْ سَوَاءِ السَّبٖيلِ ﴿٧٧﴾
    Diyanet :
    De ki: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın.”



    (MÂİDE suresi 78. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لُعِنَ الَّذٖينَ كَفَرُوا مِنْ بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ عَلٰى لِسَانِ دَاوُدَ وَعٖيسَى ابْنِ مَرْيَمَ ذٰلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ ﴿٧٨﴾
    Diyanet :
    İsrailoğullarından inkâr edenler, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü.



    (MÂİDE suresi 79. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    كَانُوا لَا يَتَنَاهَوْنَ عَنْ مُنْكَرٍ فَعَلُوهُ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ ﴿٧٩﴾
    Diyanet :
    İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!



    (MÂİDE suresi 80. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    تَرٰى كَثٖيرًا مِنْهُمْ يَتَوَلَّوْنَ الَّذٖينَ كَفَرُوا لَبِئْسَ مَا قَدَّمَتْ لَهُمْ اَنْفُسُهُمْ اَنْ سَخِطَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ وَفِى الْعَذَابِ هُمْ خَالِدُونَ ﴿٨٠﴾
    Diyanet :
    Onlardan birçoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün. Andolsun ki kendileri için önceden (ahirete) gönderdikleri şey; Allah (c.c) ’ın onlara gazap etmesi ne kötüdür! Onlar azap içinde ebedî kalıcıdırlar.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:41 pm

    (MÂİDE suresi 81. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَلَوْ كَانُوا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ والنَّبِىِّ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مَا اتَّخَذُوهُمْ اَوْلِيَاءَ وَلٰـكِنَّ كَثٖيرًا مِنْهُمْ فَاسِقُونَ ﴿٨١﴾
    Diyanet :
    Eğer Allah (c.c) ’a , Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı, onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir.



    (MÂİDE suresi 82. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لَتَجِدَنَّ اَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذٖينَ اٰمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذٖينَ اَشْرَكُوا وَلَتَجِدَنَّ اَقْرَبَهُمْ مَوَدَّةً لِلَّذٖينَ اٰمَنُوا الَّذٖينَ قَالُوا اِنَّا نَصَارٰى ذٰلِكَ بِاَنَّ مِنْهُمْ قِسّٖيسٖينَ وَرُهْبَانًا وَاَنَّهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ ﴿٨٢﴾
    Diyanet :
    (Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah (c.c) ’a ortak koşanlar olduğunu görürsün. Yine onların iman edenlere sevgi bakımından en yakınının da “Biz hıristiyanlarız” diyenler olduğunu mutlaka görürsün. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır. Onlar büyüklük de taslamazlar.



    (MÂİDE suresi 83. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاِذَا سَمِعُوا مَا اُنْزِلَ اِلَى الرَّسُولِ تَرٰى اَعْيُنَهُمْ تَفٖيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُوا مِنَ الْحَقِّ يَقُولُونَ رَبَّنَا اٰمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدٖينَ ﴿٨٣﴾
    Diyanet :
    Peygamber’e indirileni (Kuran’ı) dinledikleri zaman hakkı tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. “Ey Rabbimiz! İnandık. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenler (Muhammed’in ümmeti) ile beraber yaz” derler.



    (MÂİDE suresi 84. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَمَا لَنَا لَا نُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَمَا جَاءَنَا مِنَ الْحَقِّ وَنَطْمَعُ اَنْ يُدْخِلَنَا رَبُّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحٖينَ ﴿٨٤﴾
    Diyanet :
    “Rabbimizin, bizi salihler topluluğuyla beraber (cennete) koymasını umarken, Allah (c.c) ’a ve bize gelen gerçeğe ne diye inanmayalım?”



    (MÂİDE suresi 85. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    فَاَثَابَهُمُ اللّٰهُ بِمَا قَالُوا جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَا وَذٰلِكَ جَزَاءُ الْمُحْسِنٖينَ ﴿٨٥﴾
    Diyanet :
    Dedikleri bu söze karşılık Allah (c.c) onlara, devamlı kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İşte bu, iyilik yapanların mükâfatıdır.



    (MÂİDE suresi 86. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَالَّذٖينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا اُولٰـئِكَ اَصْحَابُ الْجَحٖيمِ ﴿٨٦﴾
    Diyanet :
    İnkâr edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennemliklerdir.



    (MÂİDE suresi 87. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَا اَحَلَّ اللّٰهُ لَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدٖينَ ﴿٨٧﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Allah (c.c) ’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah (c.c) ’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah (c.c) , haddi aşanları sevmez.



    (MÂİDE suresi 88. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًا وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى اَنْتُمْ بِهٖ مُؤْمِنُونَ ﴿٨٨﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) ’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının.



    (MÂİDE suresi 89. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لَا يُؤٰاخِذُكُمُ اللّٰهُ بِاللَّغْوِ فٖى اَيْمَانِكُمْ وَلٰـكِنْ يُؤٰاخِذُكُمْ بِمَا عَقَّدْتُمُ الْاَيْمَانَ فَكَفَّارَتُهُ اِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكٖينَ مِنْ اَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ اَهْلٖيكُمْ اَوْ كِسْوَتُهُمْ اَوْ تَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ ذٰلِكَ كَفَّارَةُ اَيْمَانِكُمْ اِذَا حَلَفْتُمْ وَاحْفَظُوا اَيْمَانَكُمْ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٨٩﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) , boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah (c.c) , size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:41 pm

    (MÂİDE suresi 90. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿٩٠﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.



    (MÂİDE suresi 91. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِنَّمَا يُرٖيدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ فِى الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَعَنِ الصَّلٰوةِ فَهَلْ اَنْتُمْ مُنْتَهُونَ ﴿٩١﴾
    Diyanet :
    Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah (c.c) ’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?



    (MÂİDE suresi 92. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ وَاحْذَرُوا فَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا اَنَّمَا عَلٰى رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبٖينُ ﴿٩٢﴾
    Diyanet :
    Öyleyse Allah (c.c) ’a itaat edin, peygambere itaat edin ve Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının. Şayet yüz çevirirseniz bilmiş olun ki, elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir.



    (MÂİDE suresi 93. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لَيْسَ عَلَى الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فٖيمَا طَعِمُوا اِذَا مَا اتَّقَوْا وَاٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَوْا وَاٰمَنُوا ثُمَّ اتَّقَوْا وَاَحْسَنُوا وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَ ﴿٩٣﴾
    Diyanet :
    İman edip salih ameller işleyenlere; Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. Allah (c.c) , iyilik edenleri sever.



    (MÂİDE suresi 94. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَيَبْلُوَنَّكُمُ اللّٰهُ بِشَیْءٍ مِنَ الصَّيْدِ تَنَالُهُ اَيْدٖيكُمْ وَرِمَاحُكُمْ لِيَعْلَمَ اللّٰهُ مَنْ يَخَافُهُ بِالْغَيْبِ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَلٖيمٌ ﴿٩٤﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Andolsun, Allah (c.c) sizleri, ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği av(lar) ile elbette deneyecek ki, görmediği hâlde kendisinden korkanı ayırıp meydana çıkarsın. Kim bundan (bu açıklamadan) sonra haddini tecavüz ederse, ona elem dolu bir azap vardır.



    (MÂİDE suresi 95. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَقْتُلُوا الصَّيْدَ وَاَنْتُمْ حُرُمٌ وَمَنْ قَتَلَهُ مِنْكُمْ مُتَعَمِّدًا فَجَزَاءٌ مِثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ يَحْكُمُ بِهٖ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ اَوْ كَفَّارَةٌ طَعَامُ مَسَاكٖينَ اَوْ عَدْلُ ذٰلِكَ صِيَامًا لِيَذُوقَ وَبَالَ اَمْرِهٖ عَفَا اللّٰهُ عَمَّا سَلَفَ وَمَنْ عَادَ فَيَنْتَقِمُ اللّٰهُ مِنْهُ وَاللّٰهُ عَزٖيزٌ ذُو انْتِقَامٍ ﴿٩٥﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramlı iken) onu kasten öldürürse (kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza), Kâbe’ye ulaştırılmak üzere, öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki âdil kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık hayvan; veya yoksulları yedirmek suretiyle keffaret; yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah (c.c) , geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah (c.c) ondan intikam alır. Allah (c.c) , mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.



    (MÂİDE suresi 96. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ مَتَاعًا لَكُمْ وَلِلسَّيَّارَةِ وَحُرِّمَ عَلَيْكُمْ صَيْدُ الْبَرِّ مَا دُمْتُمْ حُرُمًا وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ ﴿٩٦﴾
    Diyanet :
    Sizin için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helâl kılındı. Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının.



    (MÂİDE suresi 97. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    جَعَلَ اللّٰهُ الْكَعْبَةَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ قِيَامًا لِلنَّاسِ وَالشَّهْرَ الْحَرَامَ وَالْهَدْیَ وَالْقَلَائِدَ ذٰلِكَ لِتَعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ وَاَنَّ اللّٰهَ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ ﴿٩٧﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) ’; Ka’be’yi, o saygıdeğer evi, haram ayı , hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah (c.c) ’ın bildiğini ve Allah (c.c) ’ın (zaten) her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz içindir.



    (MÂİDE suresi 98. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَابِ وَاَنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ ﴿٩٨﴾
    Diyanet :
    Bilin ki, Allah (c.c) ’ın cezası çetindir ve Allah (c.c) çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:42 pm

    (MÂİDE suresi 99. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    مَا عَلَى الرَّسُولِ اِلَّا الْبَلَاغُ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا تَكْتُمُونَ ﴿٩٩﴾
    Diyanet :
    Peygamberin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah (c.c) , sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir.



    (MÂİDE suresi 100. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قُلْ لَا يَسْتَوِى الْخَبٖيثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ اَعْجَبَكَ كَثْرَةُ الْخَبٖيثِ فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَا اُولِى الْاَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿١٠٠﴾
    Diyanet :
    (Ey Muhammed!) De ki: “Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile.” Ey akıl sahipleri! Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.



    (MÂİDE suresi 101. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَسْپَلُوا عَنْ اَشْيَاءَ اِنْ تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ وَاِنْ تَسْپَلُوا عَنْهَا حٖينَ يُنَزَّلُ الْقُرْاٰنُ تُبْدَ لَكُمْ عَفَا اللّٰهُ عَنْهَا وَاللّٰهُ غَفُورٌ حَلٖيمٌ ﴿١٠١﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde, sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın. Eğer Kuran indirilirken bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Hâlbuki) Allah (c.c) onları bağışlamıştır. Allah (c.c) , çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)



    (MÂİDE suresi 102. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَدْ سَاَلَهَا قَوْمٌ مِنْ قَبْلِكُمْ ثُمَّ اَصْبَحُوا بِهَا كَافِرٖينَ ﴿١٠٢﴾
    Diyanet :
    Sizden önceki bir millet o tür şeyleri sordu da sonra o yüzden kâfir oldu.



    (MÂİDE suresi 103. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    مَا جَعَلَ اللّٰهُ مِنْ بَحٖيرَةٍ وَلَا سَائِبَةٍ وَلَا وَصٖيلَةٍ وَلَا حَامٍ وَلٰـكِنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ وَاَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ ﴿١٠٣﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) , ne “Bahîre”, ne “Sâibe”, ne “Vasîle”, ne de “Hâm” diye bir şey meşru kılmamıştır. Fakat, inkâr edenler Allah (c.c) ’a karşı yalan uyduruyorlar. Zaten çoklarının aklı da ermez.



    (MÂİDE suresi 104. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاِذَا قٖيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا اِلٰى مَا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَاِلَى الرَّسُولِ قَالُوا حَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ اٰبَاءَنَا اَوَلَوْ كَانَ اٰبَاؤُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ شَيْپًا وَلَا يَهْتَدُونَ ﴿١٠٤﴾
    Diyanet :
    Onlara, “Allah (c.c) ’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygamber’e gelin” denildiğinde onlar, “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz din bize yeter” derler. Peki ya babaları bir şey bilmiyor ve doğru yolu bulamamış olsalar da mı?



    (MÂİDE suresi 105. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا عَلَيْكُمْ اَنْفُسَكُمْ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْ اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْ جَمٖيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿١٠٥﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah (c.c) ’a dır. O zaman Allah (c.c) , size yaptıklarınızı haber verecektir.



    (MÂİDE suresi 106. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ اِذَا حَضَرَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ حٖينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ اَوْ اٰخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ اِنْ اَنْتُمْ ضَرَبْتُمْ فِى الْاَرْضِ فَاَصَابَتْكُمْ مُصٖيبَةُ الْمَوْتِ تَحْبِسُونَهُمَا مِنْ بَعْدِ الصَّلٰوةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللّٰهِ اِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَرٖى بِهٖ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰى وَلَا نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللّٰهِ اِنَّا اِذًا لَمِنَ الْاٰثِمٖينَ ﴿١٠٦﴾
    Diyanet :
    Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah (c.c) adına, “Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah (c.c) için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde, şüphesiz günahkârlardan oluruz” diye yemin ederler.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:42 pm

    (MÂİDE suresi 107. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    فَاِنْ عُثِرَ عَلٰى اَنَّهُمَا اسْتَحَقَّا اِثْمًا فَاٰخَرَانِ يَقُومَانِ مَقَامَهُمَا مِنَ الَّذٖينَ اسْتَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْاَوْلَيَانِ فَيُقْسِمَانِ بِاللّٰهِ لَشَهَادَتُنَا اَحَقُّ مِنْ شَهَادَتِهِمَا وَمَا اعْتَدَيْنَا اِنَّا اِذًا لَمِنَ الظَّالِمٖينَ ﴿١٠٧﴾
    Diyanet :
    (Eğer sonradan) o iki kişinin günaha girdikleri (yalan söyledikleri) anlaşılırsa, o zaman, bu öncelikli şahitlerin zarar verdiği kimselerden olan başka iki adam, onların yerine geçer ve “Allah (c.c) ’a yemin ederiz ki, bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden elbette daha gerçektir. Biz hakkı da çiğneyip geçmedik. Çünkü o takdirde, biz elbette zalimlerden oluruz” diye yemin ederler.



    (MÂİDE suresi 108. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    ذٰلِكَ اَدْنٰى اَنْ يَاْتُوا بِالشَّهَادَةِ عَلٰى وَجْهِهَا اَوْ يَخَافُوا اَنْ تُرَدَّ اَيْمَانٌ بَعْدَ اَيْمَانِهِمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاسْمَعُوا وَاللّٰهُ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الْفَاسِقٖينَ ﴿١٠٨﴾
    Diyanet :
    Bu (usul), şahitliği lâyıkıyla yerine getirmeleri ve yeminlerinden sonra başka yeminlere başvurulacağından endişe etmelerini sağlamak için en uygun çaredir. Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının ve dinleyin. Allah (c.c) , fasık toplumu doğruya iletmez.



    (MÂİDE suresi 109. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    يَوْمَ يَجْمَعُ اللّٰهُ الرُّسُلَ فَيَقُولُ مَاذَا اُجِبْتُمْ قَالُوا لَا عِلْمَ لَنَا اِنَّكَ اَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ ﴿١٠٩﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) ’’ın, peygamberleri toplayıp “siz(den sonra davetiniz)e ne derece uyuldu?” diyeceği, onların da, “Bizim hiçbir bilgimiz yok. Gaybleri hakkıyla bilen ancak sensin” diyecekleri günü hatırlayın.



    (MÂİDE suresi 110. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِذْ قَالَ اللّٰهُ يَا عٖيسَى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَتٖى عَلَيْكَ وَعَلٰى وَالِدَتِكَ اِذْ اَيَّدْتُكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِى الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَاِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرٰیةَ وَالْاِنْجٖيلَ وَاِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطّٖينِ كَهَيْپَةِ الطَّيْرِ بِاِذْنٖى فَتَنْفُخُ فٖيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِاِذْنٖى وَتُبْرِئُ الْاَكْمَهَ وَالْاَبْرَصَ بِاِذْنٖى وَاِذْ تُخْرِجُ الْمَوْتٰى بِاِذْنٖى وَاِذْ كَفَفْتُ بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ عَنْكَ اِذْ جِئْتَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالَ الَّذٖينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ اِنْ هٰـذَا اِلَّا سِحْرٌ مُبٖينٌ ﴿١١٠﴾
    Diyanet :
    O gün Allah (c.c) , şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun. Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı, İncil’i de öğretmiştim. Hani iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun. Hani sen, İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman, ben seni onlardan kurtarmıştım da onlardan inkâr edenler, “Bu, ancak açık bir büyüdür” demişlerdi.



    (MÂİDE suresi 111. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاِذْ اَوْحَيْتُ اِلَى الْحَوَارِيّٖنَ اَنْ اٰمِنُوا بٖى وَبِرَسُولٖى قَالُوا اٰمَنَّا وَاشْهَدْ بِاَنَّنَا مُسْلِمُونَ ﴿١١١﴾
    Diyanet :
    Hani bir de, “Bana ve Peygamberime iman edin” diye havarilere ilham etmiştim. Onlar da “İman ettik. Bizim müslüman olduğumuza sen de şahit ol” demişlerdi.



    (MÂİDE suresi 112. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ يَا عٖيسَى ابْنَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَطٖيعُ رَبُّكَ اَنْ يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ قَالَ اتَّقُوا اللّٰهَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنٖينَ ﴿١١٢﴾
    Diyanet :
    Hani havariler de, “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi. İsa da, “Eğer müminler iseniz, Allah (c.c) ’a karşı gelmekten sakının” demişti.



    (MÂİDE suresi 113. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَالُوا نُرٖيدُ اَنْ نَاْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا وَنَعْلَمَ اَنْ قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُونَ عَلَيْهَا مِنَ الشَّاهِدٖينَ ﴿١١٣﴾
    Diyanet :
    Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın. Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, (gözü ile) görmüş şahitlerden olalım” demişlerdi.



    (MÂİDE suresi 114. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَالَ عٖيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللّٰهُمَّ رَبَّنَا اَنْزِلْ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ تَكُونُ لَنَا عٖيدًا لِاَوَّلِنَا وَاٰخِرِنَا وَاٰيَةً مِنْكَ وَارْزُقْنَا وَاَنْتَ خَيْرُ الرَّازِقٖينَ ﴿١١٤﴾
    Diyanet :
    Meryem oğlu İsa, “Ey Allah (c.c) ’ım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki; önce gelenlerimize (zamanımızdaki dindaşlarımıza) ve sonradan geleceklerimize bir bayram ve senden (gelen) bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın” dedi.
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 531
    Points : 982
    Kayıt tarihi : 27/04/10
    Nerden : ADANA

    Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler Empty Geri: Maide Suresi Arapçası,Türkçesi ve Diğer Bilgiler

    Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 04, 2010 12:43 pm

    (MÂİDE suresi 115. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَالَ اللّٰهُ اِنّٖى مُنَزِّلُهَا عَلَيْكُمْ فَمَنْ يَكْفُرْ بَعْدُ مِنْكُمْ فَاِنّٖى اُعَذِّبُهُ عَذَابًا لَا اُعَذِّبُهُ اَحَدًا مِنَ الْعَالَمٖينَ ﴿١١٥﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) da, “Ben onu size indireceğim. Ama ondan sonra sizden her kim inkâr ederse, artık ben ona kâinatta hiçbir kimseye etmeyeceğim azabı ederim” demişti.



    (MÂİDE suresi 116. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    وَاِذْ قَالَ اللّٰهُ يَا عٖيسَى ابْنَ مَرْيَمَ ءَاَنْتَ قُلْتَ لِلنَّاسِ اتَّخِذُونٖى وَاُمِّىَ اِلٰـهَيْنِ مِنْ دُونِ اللّٰهِ قَالَ سُبْحَانَكَ مَا يَكُونُ لٖى اَنْ اَقُولَ مَا لَيْسَ لٖى بِحَقٍّ اِنْ كُنْتُ قُلْتُهُ فَقَدْ عَلِمْتَهُ تَعْلَمُ مَا فٖى نَفْسٖى وَلَا اَعْلَمُ مَا فٖى نَفْسِكَ اِنَّكَ اَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ ﴿١١٦﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) , kıyamet günü şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara, Allah (c.c) ’ı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin, dedin?” İsa da şöyle diyecek: “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem, benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım, elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin.”



    (MÂİDE suresi 117. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    مَا قُلْتُ لَهُمْ اِلَّا مَا اَمَرْتَنٖى بِهٖ اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ رَبّٖى وَرَبَّكُمْ وَكُنْتُ عَلَيْهِمْ شَهٖيدًا مَا دُمْتُ فٖيهِمْ فَلَمَّا تَوَفَّيْتَنٖى كُنْتَ اَنْتَ الرَّقٖيبَ عَلَيْهِمْ وَاَنْتَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ شَهٖيدٌ ﴿١١٧﴾
    Diyanet :
    “Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah (c.c) ’a kulluk edin (dedim.) Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit (ve *) idim. Ama beni içlerinden aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen, her şeye hakkıyla şahitsin.”



    (MÂİDE suresi 118. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    اِنْ تُعَذِّبْهُمْ فَاِنَّهُمْ عِبَادُكَ وَاِنْ تَغْفِرْ لَهُمْ فَاِنَّكَ اَنْتَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ ﴿١١٨﴾
    Diyanet :
    “Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.



    (MÂİDE suresi 119. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    قَالَ اللّٰهُ هٰـذَا يَوْمُ يَنْفَعُ الصَّادِقٖينَ صِدْقُهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَا اَبَدًا رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظٖيمُ ﴿١١٩﴾
    Diyanet :
    Allah (c.c) , şöyle diyecek: “Bugün, doğrulara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gündür.” Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır. Allah (c.c) , onlardan razı olmuş, onlar da Allah (c.c) ’tanrazı olmuşlardır. İşte bu büyük başarıdır.



    (MÂİDE suresi 120. ayet) (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)



    لِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا فٖيهِنَّ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ ﴿١٢٠﴾
    Diyanet :
    Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin hükümranlığı yalnızca Allah (c.c) ’ındır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.


      Forum Saati C.tesi Eyl. 21, 2024 9:41 am