الم ﴿١﴾
Diyanet :
Elif Lâm Mîm.
(BAKARA suresi 2. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فٖيهِ هُدًى لِلْمُتَّقٖينَ ﴿٢﴾
Diyanet :
Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah (c.c)’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.
(BAKARA suresi 3. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اَلَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقٖيمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ ﴿٣﴾
Diyanet :
Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah (c.c) yolunda harcarlar.
(BAKARA suresi 4. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَالَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ ﴿٤﴾
Diyanet :
Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
(BAKARA suresi 5. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اُولٰـئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُولٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ﴿٥﴾
Diyanet :
İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.
(BAKARA suresi 6. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اِنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْھُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٦﴾
Diyanet :
Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar.
(BAKARA suresi 7. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
خَتَمَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَعَلٰى سَمْعِهِمْ وَعَلٰى اَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظٖيمٌ ﴿٧﴾
Diyanet :
Allah (c.c), onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.
(BAKARA suresi 8. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَبِالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَمَا هُمْ بِمُؤْمِنٖينَ ﴿٨﴾
Diyanet :
İnsanlardan, inanmadıkları hâlde, “Allah (c.c)’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır.
(BAKARA suresi 9. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
يُخَادِعُونَ اللّٰهَ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا وَمَا يَخْدَعُونَ اِلَّا اَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ ﴿٩﴾
Diyanet :
Bunlar Allah (c.c)’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.
(BAKARA suresi 10. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
فٖى قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللّٰهُ مَرَضًا وَلَهُمْ عَذَابٌ اَلٖيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ ﴿١٠﴾
Diyanet :
Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah (c.c) da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.
(BAKARA suresi 11. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَاِذَا قٖيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِى الْاَرْضِ قَالُوا اِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ ﴿١١﴾
Diyanet :
Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler.
(BAKARA suresi 12. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اَلَا اِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلٰـكِنْ لَا يَشْعُرُونَ ﴿١٢﴾
Diyanet :
İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.
(BAKARA suresi 13. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَاِذَا قٖيلَ لَهُمْ اٰمِنُوا كَمَا اٰمَنَ النَّاسُ قَالُوا اَنُؤْمِنُ كَمَا اٰمَنَ السُّفَهَاءُ اَلَا اِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاءُ وَلٰـكِنْ لَا يَعْلَمُونَ ﴿١٣﴾
Diyanet :
Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.
(BAKARA suresi 14. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَاِذَا لَقُوا الَّذٖينَ اٰمَنُوا قَالُوا اٰمَنَّا وَاِذَا خَلَوْا اِلٰى شَيَاطٖينِهِمْ قَالُوا اِنَّا مَعَكُمْ اِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِٶُنَ ﴿١٤﴾
Diyanet :
İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler.
(BAKARA suresi 15. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اَللّٰهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فٖى طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ ﴿١٥﴾
Diyanet :
Gerçekte Allah (c.c) onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir.
(BAKARA suresi 16. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اُولٰـئِكَ الَّذٖينَ اشْتَرَوُا الضَّلَالَةَ بِالْهُدٰى فَمَا رَبِحَتْ تِجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُوا مُهْتَدٖينَ ﴿١٦﴾
Diyanet :
İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır.
(BAKARA suresi 17. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِى اسْتَوْقَدَ نَارًا فَلَمَّا اَضَاءَتْ مَا حَوْلَهُ ذَهَبَ اللّٰهُ بِنُورِهِمْ وَتَرَكَهُمْ فٖى ظُلُمَاتٍ لَا يُبْصِرُونَ ﴿١٧﴾
Diyanet :
Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah (c.c) ışıklarını yok ediverir de onları göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.
(BAKARA suresi 18. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
صُمٌّ بُكْمٌ عُمْیٌ فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَ ﴿١٨﴾
Diyanet :
Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.
(BAKARA suresi 19. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اَوْ كَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَاءِ فٖيهِ ظُلُمَاتٌ وَرَعْدٌ وَبَرْقٌ يَجْعَلُونَ اَصَابِعَهُمْ فٖى اٰذَانِهِمْ مِنَ الصَّوَاعِقِ حَذَرَ الْمَوْتِ وَاللّٰهُ مُحٖيطٌ بِالْكَافِرٖينَ ﴿١٩﴾
Diyanet :
Yahut onların durumu, gökten yoğun karanlıklar içinde gök gürültüsü ve şimşekle sağanak hâlinde boşanan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir. Ölüm korkusuyla, yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah (c.c), kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.
(BAKARA suresi 20. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
يَكَادُ الْبَرْقُ يَخْطَفُ اَبْصَارَهُمْ كُلَّمَا اَضَاءَ لَهُمْ مَشَوْا فٖيهِ وَاِذَا اَظْلَمَ عَلَيْهِمْ قَامُوا وَلَوْ شَاءَ اللّٰهُ لَذَهَبَ بِسَمْعِهِمْ وَاَبْصَارِهِمْ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ ﴿٢٠﴾
Diyanet :
Şimşek neredeyse gözlerini alıverecek. Önlerini her aydınlatışında ışığında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah (c.c) dileseydi, elbette onların işitme ve görme duyularını giderirdi. Şüphesiz Allah (c.c), her şeye hakkıyla gücü yetendir.
(BAKARA suresi 21. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذٖى خَلَقَكُمْ وَالَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿٢١﴾
Diyanet :
Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah (c.c)’a karşı gelmekten sakınasınız.
(BAKARA suresi 22. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اَلَّذٖى جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ فِرَاشًا وَالسَّمَاءَ بِنَاءً وَاَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَاَخْرَجَ بِهٖ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ فَلَا تَجْعَلُوا لِلّٰهِ اَنْدَادًا وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٢٢﴾
Diyanet :
O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah (c.c)’a ortaklar koşmayın.
(BAKARA suresi 23. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَاِنْ كُنْتُمْ فٖى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهٖ وَادْعُوا شُهَدَاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقٖينَ ﴿٢٣﴾
Diyanet :
Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah (c.c)’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin).
(BAKARA suresi 24. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتٖى وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ اُعِدَّتْ لِلْكَافِرٖينَ ﴿٢٤﴾
Diyanet :
Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır.
(BAKARA suresi 25. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَبَشِّرِ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هٰـذَا الَّذٖى رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَاُتُوا بِهٖ مُتَشَابِهًا وَلَهُمْ فٖيهَا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ ﴿٢٥﴾
Diyanet :
İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
(BAKARA suresi 26. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اِنَّ اللّٰهَ لَا يَسْتَحْيٖى اَنْ يَضْرِبَ مَثَلًا مَا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَاَمَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا فَيَعْلَمُونَ اَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ وَاَمَّا الَّذٖينَ كَفَرُوا فَيَقُولُونَ مَاذَا اَرَادَ اللّٰهُ بِهٰـذَا مَثَلًا يُضِلُّ بِهٖ كَثٖيرًا وَيَهْدٖى بِهٖ كَثٖيرًا وَمَا يُضِلُّ بِهٖ اِلَّا الْفَاسِقٖينَ ﴿٢٦﴾
Diyanet :
Allah (c.c), bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah (c.c), örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah (c.c)) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.
(BAKARA suresi 27. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
اَلَّذٖينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ مٖيثَاقِهٖ وَيَقْطَعُونَ مَا اَمَرَ اللّٰهُ بِهٖ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِى الْاَرْضِ اُولٰـئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ ﴿٢٧﴾
Diyanet :
Onlar, Allah (c.c)’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah (c.c)’ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşerî ve ahlâkî bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
(BAKARA suresi 28. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللّٰهِ وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا فَاَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمٖيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيٖيكُمْ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٢٨﴾
Diyanet :
Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah (c.c)’ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En sonunda O’na döndürüleceksiniz.
(BAKARA suresi 29. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
هُوَ الَّذٖى خَلَقَ لَكُمْ مَا فِى الْاَرْضِ جَمٖيعًا ثُمَّ اسْتَوٰى اِلَى السَّمَاءِ فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ ﴿٢٩﴾
Diyanet :
O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök hâlinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir.
(BAKARA suresi 30. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَاِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰئِكَةِ اِنّٖى جَاعِلٌ فِى الْاَرْضِ خَلٖيفَةً قَالُوا اَتَجْعَلُ فٖيهَا مَنْ يُفْسِدُ فٖيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاءَ وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ اِنّٖى اَعْلَمُ مَا لَا تَعْلَمُونَ ﴿٣٠﴾
Diyanet :
Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah (c.c) da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.
(BAKARA suresi 31. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَعَلَّمَ اٰدَمَ الْاَسْمَاءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلٰئِكَةِ فَقَالَ اَنْبِٶُنٖى بِاَسْمَاءِ هٰـؤُلَاءِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقٖينَ ﴿٣١﴾
Diyanet :
Allah (c.c), Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.
(BAKARA suresi 32. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
قَالُوا سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلٖيمُ الْحَكٖيمُ ﴿٣٢﴾
Diyanet :
Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler.
(BAKARA suresi 33. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
قَالَ يَا اٰدَمُ اَنْبِئْهُمْ بِاَسْمَائِهِمْ فَلَمَّا اَنْبَاَهُمْ بِاَسْمَائِهِمْ قَالَ اَلَمْ اَقُلْ لَكُمْ اِنّٖى اَعْلَمُ غَيْبَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَ ﴿٣٣﴾
Diyanet :
Allah (c.c), şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah (c.c), “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi.
(BAKARA suresi 34. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَ فَسَجَدُوا اِلَّا اِبْلٖيسَ اَبٰى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرٖينَ ﴿٣٤﴾
Diyanet :
Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.
(BAKARA suresi 35. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
وَقُلْنَا يَا اٰدَمُ اسْكُنْ اَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلَا مِنْهَا رَغَدًا حَيْثُ شِئْتُمَا وَلَا تَقْرَبَا هٰـذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمٖينَ ﴿٣٥﴾
Diyanet :
Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”
(BAKARA suresi 36. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
فَاَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَاَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فٖيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِى الْاَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ اِلٰى حٖينٍ ﴿٣٦﴾
Diyanet :
Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.
En son Admin tarafından Ptsi Mayıs 03, 2010 9:07 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi