Hâcegî Muhammed Emkenegî Hazretleri
Hacegi Muhammed Emkenegi hazretleri, evliyanın büyüklerinden. İnsanları Hakka davet eden; doğru yolu göstererek, saadete kavuşturan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin yirmi birincisidir.
1512’de Buhara'nın İmkene kasabasında doğdu. 1599’da orda vefat etti. Evliyanın büyüklerinden Derviş Muhammed hazretlerinin oğlu ve Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin hocasıdır. Zahirî ve batınî ilimleri babasından öğrendi. Babasından feyiz alarak tasavvufta kemale erdi. Tasavvuf ilminin ve hallerinin mütehassısıydı.
Bütün ömrü İslamiyete hizmetle ve Peygamber efendimizin güzel ahlakını insanlara duyurmakla ve öğretmekle geçti. Çok velî yetiştirdi. Yetiştirdiği velîlerin en başta geleni kendisinden sonra halîfesi olan Muhammed Bâkî-billah'tır. Muhammed Bâkî-billah hazretleri, bir gece rüyasında Hacegi Muhammed İmkenegîyi gördü. Hocası ona; "Ey oğul, senin yolunu gözlüyorum." buyurdu. Bâkî-billah hazretleri buna çok sevindi. Hemen huzuruna gitti. Huzuruna varınca ona çok iltifat gösterip, yüksek hâllerini dinledi. Sonra üç gün üç gece birlikte bir odada başbaşa kalıp, sohbet ettiler.
Hacegi hazretleri ona feyiz verip, yüksek faydalara kavuşturdu. Sonra Bâkî-billah hazretlerine; "Sizin işiniz, Allahü teâlânın yardımı ve bu yüksek yolun büyüklerinin ruhlarının terbiyeleriyle tamam oldu. Tekrar Hindistan'a gitmeniz lâzım. Çünkü bu silsile-i aliyyenin, orada sizin sayenizde parlayacağını görüyorum. Bereket ve terbiyenizden çok istifade edip, büyük işler yapacak kimseler gelecek." buyurdu.
Hace Bâkî-billah kendilerini bu işe lâyık görmediğinden, özür dilediyse de, Hacegi İmkenegî, ona istihare yapmasını emretti. Rüyasını İmkenegî hazretlerine anlattığı zaman, şu karşılığı aldı:
"Derhal Hindistan'a gidiniz. Orada sizin bereketli nefeslerinizden bir aziz meydana gelecek, bütün dünya onun nuruyla dolacak. Hatta, siz de ondan nasîbinizi alacaksınız."
Hace Bâkî-billah hazretleri Hindistan'da Serhend şehrine geldiği zaman, kendisine; "Kutbun etrafına geldin" diye ilham olundu. Bu kutub, İmâm-ı Rabbani hazretleriydi.
Demek ki, bu kıymetli tohum, Semerkand ve Buhara'dan getirilmiş, Hindistan toprağına ekilmiş oluyordu.
Hacegi Muhammed İmkenegî hazretleri, ömrünün sonlarına doğru sık sık şöyle söylerdi:
Ölümü hatırlar, gülemem asla,
Bugün ne olacak bilemem asla,
Maksadım Rabbime yakın olmaktır
Bundan başkasını istemem asla.
Mevlânâ Halid-i Bağdadî hazretleri bir mektubunda Hacegi Emkenegî hazretlerinden bahisle şöyle buyurmuştur:
"Hacegi Emkenegî, Hak âşıklarını gerçek sevgiliye kavuşturmak için sıkıntılara katlanarak ve zahiren kırıklık içerisinde senelerce rehberlik yaptı. Bir gün talebelerinin bir kısmı ile dikenlik bir yerden geçiyorlardı. Bir talebesinin ayakları yalın idi. Ayağına hep diken batıyordu. İçinden gizlice ah çekiyor ve ayağını da hocasının izinden ayırmıyor, takip ediyordu.
Hocası Emkenegî hazretleri onun bu hâline iltifat edip, "Kardeşim ayağa elem dikeni batmadıkça, murat gülü açılmaz." buyurdu. Bu söze talebe çok sevindi.”
Hacegi Muhammed Emkenegi hazretleri, evliyanın büyüklerinden. İnsanları Hakka davet eden; doğru yolu göstererek, saadete kavuşturan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin yirmi birincisidir.
1512’de Buhara'nın İmkene kasabasında doğdu. 1599’da orda vefat etti. Evliyanın büyüklerinden Derviş Muhammed hazretlerinin oğlu ve Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin hocasıdır. Zahirî ve batınî ilimleri babasından öğrendi. Babasından feyiz alarak tasavvufta kemale erdi. Tasavvuf ilminin ve hallerinin mütehassısıydı.
Bütün ömrü İslamiyete hizmetle ve Peygamber efendimizin güzel ahlakını insanlara duyurmakla ve öğretmekle geçti. Çok velî yetiştirdi. Yetiştirdiği velîlerin en başta geleni kendisinden sonra halîfesi olan Muhammed Bâkî-billah'tır. Muhammed Bâkî-billah hazretleri, bir gece rüyasında Hacegi Muhammed İmkenegîyi gördü. Hocası ona; "Ey oğul, senin yolunu gözlüyorum." buyurdu. Bâkî-billah hazretleri buna çok sevindi. Hemen huzuruna gitti. Huzuruna varınca ona çok iltifat gösterip, yüksek hâllerini dinledi. Sonra üç gün üç gece birlikte bir odada başbaşa kalıp, sohbet ettiler.
Hacegi hazretleri ona feyiz verip, yüksek faydalara kavuşturdu. Sonra Bâkî-billah hazretlerine; "Sizin işiniz, Allahü teâlânın yardımı ve bu yüksek yolun büyüklerinin ruhlarının terbiyeleriyle tamam oldu. Tekrar Hindistan'a gitmeniz lâzım. Çünkü bu silsile-i aliyyenin, orada sizin sayenizde parlayacağını görüyorum. Bereket ve terbiyenizden çok istifade edip, büyük işler yapacak kimseler gelecek." buyurdu.
Hace Bâkî-billah kendilerini bu işe lâyık görmediğinden, özür dilediyse de, Hacegi İmkenegî, ona istihare yapmasını emretti. Rüyasını İmkenegî hazretlerine anlattığı zaman, şu karşılığı aldı:
"Derhal Hindistan'a gidiniz. Orada sizin bereketli nefeslerinizden bir aziz meydana gelecek, bütün dünya onun nuruyla dolacak. Hatta, siz de ondan nasîbinizi alacaksınız."
Hace Bâkî-billah hazretleri Hindistan'da Serhend şehrine geldiği zaman, kendisine; "Kutbun etrafına geldin" diye ilham olundu. Bu kutub, İmâm-ı Rabbani hazretleriydi.
Demek ki, bu kıymetli tohum, Semerkand ve Buhara'dan getirilmiş, Hindistan toprağına ekilmiş oluyordu.
Hacegi Muhammed İmkenegî hazretleri, ömrünün sonlarına doğru sık sık şöyle söylerdi:
Ölümü hatırlar, gülemem asla,
Bugün ne olacak bilemem asla,
Maksadım Rabbime yakın olmaktır
Bundan başkasını istemem asla.
Mevlânâ Halid-i Bağdadî hazretleri bir mektubunda Hacegi Emkenegî hazretlerinden bahisle şöyle buyurmuştur:
"Hacegi Emkenegî, Hak âşıklarını gerçek sevgiliye kavuşturmak için sıkıntılara katlanarak ve zahiren kırıklık içerisinde senelerce rehberlik yaptı. Bir gün talebelerinin bir kısmı ile dikenlik bir yerden geçiyorlardı. Bir talebesinin ayakları yalın idi. Ayağına hep diken batıyordu. İçinden gizlice ah çekiyor ve ayağını da hocasının izinden ayırmıyor, takip ediyordu.
Hocası Emkenegî hazretleri onun bu hâline iltifat edip, "Kardeşim ayağa elem dikeni batmadıkça, murat gülü açılmaz." buyurdu. Bu söze talebe çok sevindi.”