Malik bin Dinar hazretleri, bir sohbetinde; - Kardeşlerim, nasıl
yağmurla yerlere can gelirse, Kur’ân-ı kerîm okumakla da, kalblere nur
dolar, buyurdu.
Ve ekledi:
- İki şey vardır ki, çok büyük bir nîmettir.
- Onlar nedir efendim? dediler.
- Birincisi, Allah adamlarının sohbetinde bulunmak, ikincisi ise gece,
herkes uyurken, kalkıp namaz kılmaktır, buyurdu. İki şey de vardır ki,
bedbahtlık sebebidir.
- Onlar nedir efendim?
- Biri, kalbin katı olup, gözün yaşarmaması, ikincisi ise kalbin dünyaya
sıkı bağlanmasıdır.
KİM DÜNYAYA DÜŞKÜNSE...
Bir gün de, Basra vâlisi bu zâtı görüp;
- Seni yükselten şu iki hasletindir ki, birincisi, dünyaya hiç kıymet
vermiyorsun. İkincisi de bizim gibi kullardan bir şey beklemiyorsun,
dedi.
Ona cevaben;
- Bir kişi dünyaya düşkünse, o, bizim sohbetimize gelmesin, buyurdu.
Zira dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır.
ÎMÂN’IN MÜKÂFATI
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- Cennete îmân ile girilecek, ama bir şartla, buyurdu.
- O şart nedir efendim? dediler.
- Îmânın doğru olmasıdır. Bu doğru îmân o kadar kıymetli ki, Allahü
teâlâ onun mükâfatını dünyada vermiyor.
- Neden efendim?
- Çünkü dünya, buna müsait değil. Bu dünya, yıpranmaya, yok olmaya
mahkum. Âhiret nîmetleri ise devamlı ve sonsuzdur. Allahü teâlâ, işte bu
sonsuz nîmetler için Cennet’i yarattı. Îmân’ın karşılığı olan
nîmetleri, Cennette verecek.
Menkıbeler
Abdüllatif Uyan
yağmurla yerlere can gelirse, Kur’ân-ı kerîm okumakla da, kalblere nur
dolar, buyurdu.
Ve ekledi:
- İki şey vardır ki, çok büyük bir nîmettir.
- Onlar nedir efendim? dediler.
- Birincisi, Allah adamlarının sohbetinde bulunmak, ikincisi ise gece,
herkes uyurken, kalkıp namaz kılmaktır, buyurdu. İki şey de vardır ki,
bedbahtlık sebebidir.
- Onlar nedir efendim?
- Biri, kalbin katı olup, gözün yaşarmaması, ikincisi ise kalbin dünyaya
sıkı bağlanmasıdır.
KİM DÜNYAYA DÜŞKÜNSE...
Bir gün de, Basra vâlisi bu zâtı görüp;
- Seni yükselten şu iki hasletindir ki, birincisi, dünyaya hiç kıymet
vermiyorsun. İkincisi de bizim gibi kullardan bir şey beklemiyorsun,
dedi.
Ona cevaben;
- Bir kişi dünyaya düşkünse, o, bizim sohbetimize gelmesin, buyurdu.
Zira dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır.
ÎMÂN’IN MÜKÂFATI
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- Cennete îmân ile girilecek, ama bir şartla, buyurdu.
- O şart nedir efendim? dediler.
- Îmânın doğru olmasıdır. Bu doğru îmân o kadar kıymetli ki, Allahü
teâlâ onun mükâfatını dünyada vermiyor.
- Neden efendim?
- Çünkü dünya, buna müsait değil. Bu dünya, yıpranmaya, yok olmaya
mahkum. Âhiret nîmetleri ise devamlı ve sonsuzdur. Allahü teâlâ, işte bu
sonsuz nîmetler için Cennet’i yarattı. Îmân’ın karşılığı olan
nîmetleri, Cennette verecek.
Menkıbeler
Abdüllatif Uyan